Doğup büyüdüğümüz bu kadim şehri elbette severiz. Gelenlere de sevdirmeye çalışırız. Kentte yaşayan vede Yerel basından birisi olarak hemşeri dertleriyle dertlenir, çözümü gereken sorunları yetkililere aktarmayı da görev sayarız. Bu anlayış yerel basınımızın değişmez prensibi olarak yeğlenen bir husus olarak devam edip gitmektedir.
Yıllar önce “Gümüşhane’yi Sevenler Vakfı “kurulmuştu. Vakıf üyeleri, içerisinde yerli olmayan üyeler .hatta Valiler bile vardı.
Şimdi kimler var? Ben şahsen bilmiyorum. Bildiğim tek şey, bu Vakıf emekli öğretmen Güneri Kadirbeyoğlu sorumluluğunda epey bir zaman kömür alış-satışıyla iştigal etmiş olmasıdır. Seven lerden kimler ne yaptı-yapmadı orası meçhul!
Durum bu olunca insanın aklını şöyle bir düşünce çeliyor.
Vakıf gerçekte Gümüşhane’yi mi sevecekti yoksa Vakıf aracılığı ile siyasi ikbal yada bir takım yararlar mı edinilecekti..
Yaklaşık 30 yaşından fazla olan bu Vakıf hakkında kimileri başka yorumlar getire dursun biz gelelim bizim konumuza.
Gümüşhane yi sevmek telefon numarasının son iki rakamını 29 yapmakla olmuyor. Bu kentin kalkınmasına ,mevkiindeki yetkisi, siyasi konumu,STK lardaki etkinliği, maddi –manevi varlığı , aklı , varsa sanatı ile katkı sağlamakla olur. Bu manada atılmış adımlar olsa da yeterli olmadığı herkes tarafından bilinmektedir. İş kalıyor Valilerin üstüne. Hele de Vali yeni atanırsa.
Çünkü kalkınmada olan illerin kaderidir. Devlet desteği olmadan Devletle el ele vermeden bir yatırımın gerçekleştirilmesi mümkün olmuyor. Tıpkı Cumhuriyetin ilk yıllarında uygulanan ekonomik model de olduğu gib.
Valiler de bu etkinlikleri görevdeki Şube müdürleri aracılığı ile ne ölçüde başarabilirlerse.
Şübe müdürü proje üretmiyorsa hep Vali den emir bekleme durumunda ise bu neye benzer? Motorun önünde ki avare dişliye. Döner ama iş üretmez.
Valimiz Sayın TANRISEVER, eminimki Gümüşhane’yi de sevecektir. Kişi hem sevmeli hem sevilmeli hemde sevindirmelidir. Bizinm sayın Validen beklediğimiz budur.
Ancak hantal ve metal yorgunu hemde bürokratik oligarşinin kol gezdiği ,bazı büroklarca Vali emrinin askıya alındığı Gümüşhane mizde Mülki İdare Amiri olarak sayın Vali Alper Tanrısever’ in kendisnin ifadeetti, gibi bir ,“saatın çarkları gibi çalışacağız”. düsturu gerçekleşebilecek mi? Yani büyük çark bir defa döndüğünde alt taki küçük çarklar bir kaç defa dönebilecekmi?.
Çok güzel bir benzetme. Valimize bu yakıştırması için gönülden teşekkürler. Bu çark meselesini konu alan bir makalemi “avvare Dişli Misali”, başlığı ile 31.01.2017 tarihinde , Demokrat Gümüşhane gazetesinde ,Gümüşhane .gen.tr. internet siteşinde ve 2021 yılı yayınlanan “Köşemde Yazdıklarım” adlı kitabımın 331 sayfasında okuyucularla buluştrmuştum . Okuyunca” nede güzel yazmış” demeden geçmeyeceğinizi biliyorum.
Geri kalmışlığımız Valinin yada Devletin kusuru değil elbette. Neyi nasıl, isteyeceğimizi bilmememizden kaynaklanmaktadır. Valilerin arkasındaki ayak sesleri geri kalmışlığımızı tetikleyen en büyük engellerdendir. Örneği ise Hükümet konağı önündeki eski Halk Evi binasının yeridir. (Fırsat verilse idi Vali, Rahmetl Sayın Dalmaz bu mekanda 8 katlı kültür merkezini çoktan yükseltmiş olacak tı.)
Alt yapısı henüz tamamlanmamış ilçeleri ile standart (Şiran) karayolu bağlantısı olmayan tek İL konumunda ki perişanlığımızı bilgilerinize sunmak isterim. Kalkınmanın motoru devlet-millet işbirliği olmalıdır.15 yıldır yılan hikâyesine dönen Merkez “Süleymaniye Mahallesi Turizm ve Kayak Merkezi Projesi “ne bir an önce el atılmalıdır. (Bak.Köşemde Yazdıklarım ,Sayfa:320,,,324)
Hafta sonunu iple çekip, şehri terk eden ve hafta başı gün ortasında göreve gelen memurlardan halkımız hoşnut değildir. işlerin sürüncemede kalmasına neden olan bu duruma son verilmesi istenmektedir. Bürokratik çalışmalara ivme kazandıracak yeniden yapılanmaya acilen ihtiyaç vardır. Vatandaş İL’deki en son yüce kapı olan al-i Devlet kapısının kendilerine açık tutulmasını, Vali etrafında zırhlı duvar örülmesine izin verilmemesini istemektedir.
Sonuç olarak, sevmekten söz ettik, çünkü sevginin olmadığı yerde hiç bir yeşerme olmaz. Bu duygularla yeni atanan Valimiz Sayın Alper Tanrısever’e vadilerin avucundaki Kente hoş geldiniz diyorum. Üretilen hizmetlerin meyvesini aldıkça dağların bir süre sonra nasıl da uzaklaşacağını, Şehrimizin makus talihinin (2TT-E ) de yani “Tarım, Turizm ve Eğtim’”de yapılacak atılımlarla nasıl da değişebileceğini hatırlatarak.