Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
A. Münir Tok
Köşe Yazarı
A. Münir Tok
 

ÇİLESİ BİTMEYEN ÖĞRETMENLERİM

Bir milyondan fazla büyük bir kitle olmamıza rağmen bazı olaylara yön veremiyoruz.  Hele birde aileleri de hesaba katarsak en az beş milyon gibi bir rakama ulaşırız. Aileler çocuklarını beş yaşından itibaren öğretmenlere teslim ederler. Son yıllarda okullarımızda verilen eğitim tartışılır hale gelmiştir. Nedeni verilen eğitimin günlük hayatta karşılığının alınamaması. Öğretmenler okulda ne kadar kendilerini yırtarsa yırtsın demek ki karşılığı yok. Ama neden? Eskiden veli çocuğunu okula verirken öğretmene ‘ Eti de senin kemiği de ‘ derdi. Peki veli bunu derken öğretmenler öğrenciyi terbiye etmek için eğitim amaçlı yeri gelir korkutur yeri gelir poposuna vururdu ama acıtmadan. Şimdi bunlar var mı?  O zamanlar, böyle şiddete maruz ( !!!! )  kalanlar bile, şimdi o zamanki öğretmenlerine dua  ediyorlar, niye acaba? Şimdiki öğrencilere biraz yüz versen astar istiyorlar. Nerede ne konuşacağını, nerede susacağını bilmiyorlar. Sen ne öğretirsen öğret onlar yine bildiğini okuyor. Biz öğretmenlerimizin yanında ayak ayak üstüne koymayı bırak yüksek sesle bile konuşamazdık saygıdan. Öğretmenlerimizi gördüğümüz yerde ellerine sarılırdık.  Öğretmen haksız bile olsa ona asla şiddet düşünülmezdi. Şimdi çocuklar işlerine gelmeyen her söz için öğretmeni her yerde eleştiriyor. Bir çok ailede çocuğuna hak veriyor. Evde çocuk hata yapar ailede süpürge sapıyla ,terlikle terbiye edilmeye çalışılır. Okulda çocuk akran zorbalığı yapar, öğretmen ceza verince aile soluğu ya mem’de ya  savcılıkta alır.Ya da Cimer’e yazar. O zaman eğitim ailede başlamalıdır. Önce anne ve babalar eğitilmelidir.  Ailede sorumluluk almayan , her türlü yanlış davranışları onaylayan ailede yetişen bireyden ne beklenir ki. Evde çocuğunu susturmak için al yavrum telefonumu yeter ki beni rahat bırak diyen ebeveynler , okulda çocuklara aynı tutumu öğretmen sergilese bu seferde çocuğuma bir şeyler öğretmiyorlar diyecekler. Pandemiyle birlikte hayatımızda daha çok yer edinen tablet -telefonun öğrencileri nasıl körelttiğini yıllar sonra göreceğiz. Emperyalistlerin bir oyunu da buydu zaten. Sınırsız arzu ve isteklerine onay veren ailede yetişen çocuklar, okulda kuralları görünce maalesef  onlara  zor geliyor.   Kuralsız yetişen çocuklar şiddet uygulamaya daha eğimli oluyor.   Okullarda öğretime verilen önem, eğitime de verilmelidir. Sınavlar sayesinde at yarışına dönen eğitim sistemimizin sonuçları tartışılmalıdır. Eğitimi zorunlu olarak on iki yıla çıkaran zihniyet bu problemlerle uğraşmıyor, öğretmenler bu problemleri çözmek için uğraşıyor. Okumak istemeyen, okumaktan hoşlanmayan bir çocuğu siz lisede zorla ders çalıştıramazsınız . Böyle çocuklar kabiliyetine göre bir zanaata yönlendirilmelidir.  Kalifiye eleman ihtiyaç bu kadar fazla iken çoğu öğrenciyi düz liselere yönlendirme tek kelimeyle utanç verici bir davranıştır ve devletin geleceğine de dinamit koymaktır. Tarihimizi dahi öğretememişken batı hayranı , batıya kaçmaya çalışan, yabancı sanatçı- futbolcu hayranı bir nesil yetişiyor maalesef. Peki. Niye? Niye? Niye? Bu yanlışları bu eksikleri giderecek olan  siyasi iradedir, hükümettir, meclistir , devlettir. Eğitime neşter vurulmalıdır artık.  Millî eğitim bakanı ve ekibi eğitimi, öğretimden geriye bırakmadan yeniden dizayn etmelidir ve öğretmenlere de eski itibarı verilmelidir. Şiddet eylemlerinin son bulması için gerekli yasal düzenlemeler acilen yapılmalıdır. Öğretmenleri Cimer’le  savcılıkla korkutanlara karşı, güvenlikleri ve gelecekleri güvence altına alınmalıdır. Öğretmenlere uzanan eller kırılmalıdır. Öğretmenler şamar oğlanı olmaktan kurtarılmalıdır. Kim, hangi makam ve  mevki de olsa dahi öğretmene saygı duymalıdır. Bütün sendikalar birlik içinde hareket etmeli ve işleri güçleri öğretmenlerin hakları olmalıdır. Sendikalar öğretmenlerin hakları olunca gerekirse birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkmalıdır. Yirmi yaşında imparatorluk kuran nesilden, on yedi  yaşında öğretmenine silah çeken nesile nasıl gelindiği sorgulanmalıdır. Sloganımız da bu olsun: Haydi birlikte, hep birlikte!
Ekleme Tarihi: 20 Mayıs 2024 - Pazartesi

ÇİLESİ BİTMEYEN ÖĞRETMENLERİM

Bir milyondan fazla büyük bir kitle olmamıza rağmen bazı olaylara yön veremiyoruz.

 Hele birde aileleri de hesaba katarsak en az beş milyon gibi bir rakama ulaşırız.

Aileler çocuklarını beş yaşından itibaren öğretmenlere teslim ederler.

Son yıllarda okullarımızda verilen eğitim tartışılır hale gelmiştir. Nedeni verilen eğitimin günlük hayatta karşılığının alınamaması. Öğretmenler okulda ne kadar kendilerini yırtarsa yırtsın demek ki karşılığı yok. Ama neden?

Eskiden veli çocuğunu okula verirken öğretmene ‘ Eti de senin kemiği de ‘ derdi.

Peki veli bunu derken öğretmenler öğrenciyi terbiye etmek için eğitim amaçlı yeri gelir korkutur yeri gelir poposuna vururdu ama acıtmadan. Şimdi bunlar var mı?

 O zamanlar, böyle şiddete maruz ( !!!! )  kalanlar bile, şimdi o zamanki öğretmenlerine dua  ediyorlar, niye acaba?

Şimdiki öğrencilere biraz yüz versen astar istiyorlar. Nerede ne konuşacağını, nerede susacağını bilmiyorlar. Sen ne öğretirsen öğret onlar yine bildiğini okuyor.

Biz öğretmenlerimizin yanında ayak ayak üstüne koymayı bırak yüksek sesle bile konuşamazdık saygıdan. Öğretmenlerimizi gördüğümüz yerde ellerine sarılırdık.

 Öğretmen haksız bile olsa ona asla şiddet düşünülmezdi. Şimdi çocuklar işlerine gelmeyen her söz için öğretmeni her yerde eleştiriyor. Bir çok ailede çocuğuna hak veriyor.

Evde çocuk hata yapar ailede süpürge sapıyla ,terlikle terbiye edilmeye çalışılır. Okulda çocuk akran zorbalığı yapar, öğretmen ceza verince aile soluğu ya mem’de ya  savcılıkta alır.Ya da Cimer’e yazar.

O zaman eğitim ailede başlamalıdır. Önce anne ve babalar eğitilmelidir. 

Ailede sorumluluk almayan , her türlü yanlış davranışları onaylayan ailede yetişen bireyden ne beklenir ki. Evde çocuğunu susturmak için al yavrum telefonumu yeter ki beni rahat bırak diyen ebeveynler , okulda çocuklara aynı tutumu öğretmen sergilese bu seferde çocuğuma bir şeyler öğretmiyorlar diyecekler. Pandemiyle birlikte hayatımızda daha çok yer edinen tablet -telefonun öğrencileri nasıl körelttiğini yıllar sonra göreceğiz. Emperyalistlerin bir oyunu da buydu zaten.

Sınırsız arzu ve isteklerine onay veren ailede yetişen çocuklar, okulda kuralları görünce maalesef  onlara  zor geliyor.

 

Kuralsız yetişen çocuklar şiddet uygulamaya daha eğimli oluyor.

 

Okullarda öğretime verilen önem, eğitime de verilmelidir.

Sınavlar sayesinde at yarışına dönen eğitim sistemimizin sonuçları tartışılmalıdır.

Eğitimi zorunlu olarak on iki yıla çıkaran zihniyet bu problemlerle uğraşmıyor, öğretmenler bu problemleri çözmek için uğraşıyor. Okumak istemeyen, okumaktan hoşlanmayan bir çocuğu siz lisede zorla ders çalıştıramazsınız . Böyle çocuklar kabiliyetine göre bir zanaata yönlendirilmelidir.

 Kalifiye eleman ihtiyaç bu kadar fazla iken çoğu öğrenciyi düz liselere yönlendirme tek kelimeyle utanç verici bir davranıştır ve devletin geleceğine de dinamit koymaktır.

Tarihimizi dahi öğretememişken batı hayranı , batıya kaçmaya çalışan, yabancı sanatçı- futbolcu hayranı bir nesil yetişiyor maalesef.

Peki. Niye? Niye? Niye?

Bu yanlışları bu eksikleri giderecek olan  siyasi iradedir, hükümettir, meclistir , devlettir.

Eğitime neşter vurulmalıdır artık.  Millî eğitim bakanı ve ekibi eğitimi, öğretimden geriye bırakmadan yeniden dizayn etmelidir ve öğretmenlere de eski itibarı verilmelidir.

Şiddet eylemlerinin son bulması için gerekli yasal düzenlemeler acilen yapılmalıdır. Öğretmenleri Cimer’le  savcılıkla korkutanlara karşı, güvenlikleri ve gelecekleri güvence altına alınmalıdır.

Öğretmenlere uzanan eller kırılmalıdır.

Öğretmenler şamar oğlanı olmaktan kurtarılmalıdır. Kim, hangi makam ve  mevki de olsa dahi öğretmene saygı duymalıdır.

Bütün sendikalar birlik içinde hareket etmeli ve işleri güçleri öğretmenlerin hakları olmalıdır. Sendikalar öğretmenlerin hakları olunca gerekirse birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkmalıdır.

Yirmi yaşında imparatorluk kuran nesilden, on yedi  yaşında öğretmenine silah çeken nesile nasıl gelindiği sorgulanmalıdır.

Sloganımız da bu olsun:

Haydi birlikte, hep birlikte!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve siranhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.